yıl : 2007
yer : Moskova
yönetmen : Anna Melikyan
süre : 115 dk
Film yüzeyinde, babasını hiç görmemiş olan Alisa nın babasını bulma umudu, bulamayışının çaresizliği, yeni bir hayat arayışını anlatır.
Filmi bi kere izledim bi daha izledim sonra bir kez daha, izledikçe sanki film benden bir şeyler almaya başladı ve sonunda benden aldıklarıyla ona bağlandım.. Film her bittiğinde mutlu mu oldum?evet. Peki mutlu son muydu?hayır. ne güldüm ne ağladım sadece hissettim.
İçerdiği metaforlarla ince ince işlenen Denizkızı miti hassas bir şekilde uyarlanmış modern Rusya'ya.Zaman zaman fantastik anlatımıyla bir çocuğun iç dünyasına giriyoruz sonra o çocukla ergen olup isyan ediyoruz ve daha da büyüyüp aşık oluyoruz.Canımız pahasına koruyoruz onu. Değer mi diye sorgulamadan.
Bu bi masal, masalları unutan büyüklere masal.Ama artık masallarda, deniz altında yansıyan parlak güneş ışıkları, kırmızı mercanlar, renkli balıklar yok! Gri binalar, kapitalizmle çürümüş kentler var.Aşka gelirsek aşk, aynı aşk; kız aynı kız; erkek aynı erkek değişmez gerçekler.
Ne demişti masalda Denizkızı'nın babası "bir adam seni sevdiğini söylese bile onun gözünde ebediyen cazibeni koruyamazsın".
bi büyü yaparsın seni sevsin diye, aptalsın ya sonra inanırsın büyüye onun artık seni sevdiğine. halbuki hiç birşey olmamıştır olan tek şey senin aptallığındır.
turuncukaplumbağa
bana koyun demişti bende "mee"lemiştim.
aramızdaki en dürüst ilişki bu olmuştu.